Mücevher Nedir?

MÜCEVHER

3000’i aşkın mineral çeşidi içinde mükemmel renkleri, gizemli görünümleri, yarattıkları ışık oyunları ve baştan çıkarıcı cazibeleri ile ön plana çıkar. Bu muhteşem taşlar aynı zamanda az bulunan, nispeten sert ve dayanıklı mineraller olduğundan, kıymetli taşlar ve yarı kıymetli taşlar olarak adlandırılırlar. Bu taşların doğal güzelliği, gücü ve öyküleri inançlara ilham olmuş ve tarih boyunca gelişen bir mücevher kültürü oluşturmuştur.

Mücevher Nedir?

Mücevher, genel olarak kişisel ziynet için şekillendirilmiş minerale denir. Genel kural olarak güzel görünümlü, seyrek bulunan ve aynı zamanda dayanıklı taşlardır. Çoğu sabit kimyasal nitelikte ve düzgün iç yapıda, doğal, anorganik maddeler olan mineraller olup, amber ve inci gibi bitki ve hayvanlardan elde edilen çok az bir kısmı daha vardır ki; organik mücevherler olarak isimlendirilir. Diğerleri ise doğal bir kaynağı olmayan, laboratuarlarda üretilen yapay maddelerdir.

Kıymetli Taşlar ve Yarı Kıymetli Taşlar (Kesme Taşlar)

Bu taşlar, çoğunlukla kayalıklar içinde, gang ya da matriks denilen yapılar içine gömülmüş kristaller biçiminde bulunur. Pek çok doğal kristal, ham halindeyken dahi oldukça belirgin, parlak ve çekici görünümdedir. Zaten diğerleri de güzelliklerini arttırmak için çok yüzlü şekiller verilerek parlatılır. Sonrasında da arzu edilen mücevherat ya da süs eşyasına monte edilir.

Zümrüt (emerald)

Tarihten bu yana pek çok toplumun kültüründe zenginliği simgeleyen zümrüt, içeriğindeki krom ve vanadyumdan aldığı eşsiz yeşil rengiyle hayranlık uyandıran bir taştır. Parlak yeşilin yanı sıra, sarıya çalan yeşil ya da karanlık yeşil renklerine de rastlanır.

Zümrütler nadiren kusursuzdur, bu yüzden çoğunlukla yağlanarak çatlak ve boşluklarının dolması, kusurlarının gizlenmesi, renginin canlılaşması sağlanır. Materyal kaybını azaltmak için genellikle düz-kesim uygulanır ki buna zümrüt kesimi de denir. Oymacılık ve kabartma yöntemleriyle kusurlar atılarak en iyi sonuca ulaşılır. Günümüzde zümrüt laboratuar şartlarında da üretilebilmektedir. Bugün en iyi zümrütler Kolombiya’da çıkarılmaktadır. Diğer kaynaklar Avusturya, Hindistan, Avusturalya, Brezilya, Güney Afrika, Mısır, ABD, Norveç, Pakistan ve Zimbabwe’dir.

ELMAS (Diamond)

Tarihten bu yana pek çok toplumun kültüründe zenginliği simgeleyen zümrüt, içeriğindeki krom ve vanadyumdan aldığı eşsiz yeşil rengiyle hayranlık uyandıran bir taştır. Parlak yeşilin yanı sıra, sarıya çalan yeşil ya da karanlık yeşil renklerine de rastlanır.

Elmas, kıymetli taşlar arasında en uzun geçmişe sahip olanlardandır. Dünyadaki en sert mineral olmasının yanısıra çıkarılması en güç taş olması, benzersiz parlaklığı ve parlayan ateşi, elması tüm değerli taşların en kıymetlisi yapar.İngilizce’de de “diamond” ifadesi, Yunanca’da “hükmedilemez, gerçek hakim” gibi manalara gelen “adamao” sözcüğünden türetilmiştir. 4000 yıl önce Hindistan'da bulunmuştur. Saf, renksiz elmas en bilinenidir; fakat içeriğinde mevcut olabilen farklı maddeler nedeniyle sarı ve kahverengiden yeşile, maviden pembe ve kırmızıya, çeşitli gri tonlardan siyaha kadar çok farklı elmas çeşitleri de bulunur. Elmasların önemli bir kısmı, dünyanın ateş içinde kavrulan derinliklerinde 3 milyar yıl önce oluşmuştur.

PIRLANTA 4C ( KESIM, RENK, BERRAKLIK, KARAT ) NEDIR?

Kaliteli bir pirlanta seçerken göz önünde bulundurmaniz gereken 4 ana özellik vardir. 4C olarak adlandirilan bu özellikler Kesim, Renk, Berraklik ve Karat agirligidir.

KESIM

Pirlantanin özellikleri arasinda en önemli olanidir. Pirlantanin parlakligi ve isiltisi kesimin kalitesine baglidir. Bu nedenle kesim ne denli iyiyse pirlantanin parlakligi ve isiltisi o denli artar. Pirlantadaki diger kesimlerden birkaçina verilen adlar ise oval, markiz, damla, kalp ve dikdörtgendir.


RENK

Renk özelligi bir pirlantanin sariligina göre ölçülür. En kiymetli pirlanta renksiz olanidir. Nadir bulunur ve çok pahalidir. Ancak renksiz pirlantaya rastlamak neredeyse imkansiz gibidir.

BERRAKLIK

Bir pirlantanin berrakligi “ doganin parmak izleri ” olarak adlandirilan lekelere bakilarak belirlenir. Asagidaki tabloda sagdan sola dogru pirlantanin degeri artar. Pirlantanin lekeleri ancak çok kuvvetli mercekler altinda gözle görülebilir.

KARAT

Pirlantanin agirligi ve ölçüsüne verilen addir. Bir pirlantanin degerini saptayan en belirgin faktör ölçüsüdür, ancak birbirinin ayni ölçülerde iki pirlantanin fiyatlari, kesim, renk ve berrakligindaki farklardan dolayi degisebilir.

Yakut (ruby)
ut, mücevher tutkunlarınYakın en favori taşları arasında yer alır. Teknik ismi “kızıl korindon”dur, ancak diğer renkteki korindonlar gibi safir adıyla anılmaz. Kırmızının çok çeşitli tonlarında olabilen yakut, içerdiği krom ve demir oranına göre pembeden eflatuna ya da kahverengimsi kırmızıya göz alıcı bir renk yelpazesi sunar.

Yapısındaki kristallerin sık çizgiler halinde olması sebebiyle kırılmaya yatkın gibi görünse de, elmastan sonra en sert mineral olarak fazlasıyla dayanıklıdır. Kristal prizmaları üçgen ya da altıgen biçimde, uçları sivri veya yassıdır. Kristaller geliştikçe üzerlerinde yeni tabakalar oluştururlar; bu tabakalarda jeolojik şartlara ve mevcut minerallerin cinsine göre kuşaklaşma adı da verilen renk varyasyonları oluşur.

Dünyanın hemen her yerinde, volkanik ve başkalaşım kayalarında ya da alüvyon tortularında aşınmış çakıllar olarak bulunur. En kaliteli doğal yakutların Tayland-Burma’dan çıkarıldığı, mücevher tüccarları tarafından kabul edilegelmiştir.
Çoğu kahverengimsi kırmızı bir renge sahip olan Burma yakutları, 1500’lü yılların sonlarından beri bilinmektedir. Bunun dışında Afganistan’da, Vietnam’da ve özellikle de Pakistan’da çok kaliteli parlak kırmızı yakutlar çıkarılmaktadır. Hindistan, Rusya, Avusturalya, Norveç ve ABD-Kuzey Karolina’da bulunanları ise çoğunlukla koyu renkte, hatta bazen opaktır.

Çoğu kahverengimsi kırmızı bir renge sahip olan Burma yakutları, 1500’lü yılların sonlarından beri bilinmektedir. Bunun dışında Afganistan’da, Vietnam’da ve özellikle de Pakistan’da çok kaliteli parlak kırmızı yakutlar çıkarılmaktadır. Hindistan, Rusya, Avusturalya, Norveç ve ABD-Kuzey Karolina’da bulunanları ise çoğunlukla koyu renkte, hatta bazen opaktır.

Safir (sapphire)

Mücevher kalitesinde olup da kırmızı renkte olmayan her korindon safir olarak adlandırılır. Ancak bu isim, en çok mavi renkliler için kullanılmaktadır. İçerisindeki demir ve titanyum katkıları dolayısıyla rengi çeşitlilik gösterir, ancak en kıymetlisi berrak ve derin mavi olanıdır. “Renk değiştiren safir” adı da verilen bazı safirler, doğal ve suni ışık altında mavinin farklı tonlarını ortaya koyar.

Ayrıca çeşitli doğal eklentilerle “yıldız safiri” türleri oluşabilir ki, bunlar genellikle yuvarlak “cabochon” kesimle işlenir ve oldukça değerlidirler. Bunlar feminen görünmediği için pek çok erkeğin de tercihidir.

Renklerine göre taşların kaynaklarını ayırd etmek mümkündür. Kaşmir safirinden sonra en iyi mavi safirler Burma’da, Sri Lanka’da ve Hindistan’ın diğer yörelerinde, pegmatit yapılarda ve alüvyal tortularda çıkarılmaktadır. Tayland, Avusturalya ve Nijerya menşeli safirler koyu mavidir, neredeyse siyahmış izlenimi verir.  Bunlara “gece mavisi safirler” de denir. ABD-Montana’da üretilen safirlerde ise çekici, metalik mavi bir ton hakimdir. Bunlar dışında Kamboçya, Brezilya, Kenya, Malawi ve Kolombiya diğer safir yöreleridir.

İnci (pearl)

Dünya çapında asırlardır en çok tercih edilen kıymetli taşlardan biri olan inci; organik bir madde olarak diğer taşlardan ayrılır. Çağlar boyunca saflığın ve masumiyetin simgesi olmuş, bu sebeple de ideal bir evlilik hediyesi olarak kabul edilmiştir. “Ayın gözyaşları” olarak da adlandırılan bu taş, cennetin bulutlarından geçen meleklerin izine benzetilir. Geçmişte çoğu medeniyette, kalp hastalıklarına ve pek çok rahatsızlığa iyi geldiğine inanılmıştır. Aslına bakılırsa incinin ana maddesi olan kalsiyum karbonat, bugün de ilaç olarak kullanılmaktadır. Doğal süreçlerle ya da “kültivasyon” denilen suni yöntemlerle oluşur.

Doğal inciler: Doğal inciler, istiridye ya da midye gibi deniz canlılarının kabuklarının içerisine kum, kabuk parçası gibi küçük yabancı materyallerin girmesi sebebiyle, kendiliğinden oluşur. Yabancı materyal istiridye ile kabuğu arasına sıkıştığında, hayvancık kendini korumak için ilk olarak konkolin (conchiolin) adı verilen, siyah renkte bir salgı üretir. Daha sonra nayker (nacre) adında beyaz renkli bir salgıyla da maddenin üzerini iyice kapatır. Bu istiridyeler, derinliklerden inci avcısı da denilen dalıcılar ya da geniş ağlar vasıtasıyla çıkarılır. On binlerce istiridye arasında yalnızca küçük bir kısmı inci içerir ve bunlardan da sadece bir kaç tanesi mücevher kalitesindedir. Doğal inciye çok seyrek rastlandığı için, fiyatı da on binlerce doları bulabilmektedir. İncili istiridye pek çok okyanus ve denizde bulunur, fakat en çok bulunduğu bölge Basra Körfezi’dir. Hint Okyanusu’nda Manaar Körfezi ve Sri Lanka Adası çevresi ile Kızıldeniz de binlerce yıldır doğal inci çıkarılan yerlerdir.

Üretilmiş inciler: İlk kültive inci 1893’te, Japonya’da efsanevi Kokichi Mikimoto’ya ithafen üretilmiştir. İlk zamanlarda büyük mücevher tüccarları, üretilmiş incileri reddetseler de, sonradan pazardaki talebin büyüklüğü sebebiyle bu tavır pek uzun sürememiştir. Bugün tüketiciler de kültive incilerini sergilemekten en az doğallarında olduğu kadar gurur duymaktadırlar.


Ürünlerimiz TSE damgalı, Ziynetlerimiz darphane, Fiyatlarımıza AKSO kontrolündedir.